31 Aralık 2020 Perşembe

Perşembe, Aralık 31, 2020 - 0 Yorum

Susmak...


Bazen insanlar, dillerinde hep aynı soruyla yakarlar beni: “hocam, bana en kolay neyi öğretebilirsin ya da neyi asla öğretemezsin?” Sonra, merakla yüzüme bakarlar ve cevap beklerler; on saniye, yirmi saniye bilemedin en fazla otuz saniye sürer bu ıstırap. Dilini mi yuttun der gibi bakarlar, “hocam bir de ben hayatımı konuşarak kazanıyorum dersin, cevabını bilmediğin şeyi nasıl öğretebilirsin ki?” Ben soruyu gayet net anlıyorum ve cevaplıyorum ama cevabı sadece seslerde arayanlara ne anlatabilirim, neyi nasıl öğretebilirim ki?

5 Kasım 2020 Perşembe

Perşembe, Kasım 05, 2020 - 0 Yorum

Acaba?

 

Derler ki; merhamet "acımak" değil, "acıtmamak"tır. Yine derler ki; yağmur tanesi bağrındaki rahmet müjdesine rağmen toprağa düşmeden önce hasretle, son defa, dönüp bakarmış ayrıldığı buluta.

17 Eylül 2020 Perşembe

14 Eylül 2020 Pazartesi

11 Eylül 2020 Cuma

2 Eylül 2020 Çarşamba

Çarşamba, Eylül 02, 2020 - 0 Yorum

"Sadece Kendine Dondurma Sevdalısı” Olanlar...


16 yaşındaydım. Banliyö treniyle Zeytinburnu'ndan Sirkeci'ye giderken, Koca Mustafa Paşa yakınlarında, 20'li yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim hırpânî kıyafetli birisi para istedi. Cebimdekinin yarısını verdim. Geriye, trenin dönüş bileti ile bir simide yetecek kadar para kalmıştı. Bir süre sonra, Cankurtaran civarındayken dilencinin dondurma yediğini gördüm. O gün, benim, bitmesin diye kendime harcayamadığım harçlığımla onun dondurma yemesi ilk anda zoruma gitti ama sonra “demek ki canı dondurma çekmiş, olsun, inşaallah sevindirebilmişimdir" diye düşünmüştüm, hâlâ aynı kanaatteyim. O gün bugündür birisi benden para istediğinde ekseriyetle vermem, ama canı neyi çektiyse gidip onu almayı teklif ederim; nefsim birkaç lira yüzünden gaflete düşmesin diye.

20 Ağustos 2020 Perşembe

Perşembe, Ağustos 20, 2020 - 0 Yorum

İnsan Sarrafı Olmak: Yazmak Becerisi...

Yazmak Becerisi

İnsan sarrafı olmak sübjektif bir beceridir. Çoğu zaman övünerek söyleriz ama yine de "tanıyamamışım" dediğimiz çok şahıs geçer hayatımızdaki kritik duraklardan. Kendi ölçülerimizle insan sarrafı olmaya çalışmaktansa, insanların kıratlarını kendisinden öğrenmek en iyisidir. Bunun da asla şaşmaz bir terazisi var. Yazdıkları...

Herhangi bir kişinin, herhangi bir meseleyi anlattığı, herhangi bir yazısını okuyun; o şahsı kesine yakın bir doğrulukla tanırsınız. Hem de masrafsız, zahmetsiz, kul hakkına girmeden, su-i zandan uzak kalarak. 

19 Ağustos 2020 Çarşamba

Çarşamba, Ağustos 19, 2020 - 0 Yorum

Kalem ile Kağıt: Cefakârlık ile Vefakârlık...


Dillere pelesenk olmuş, hemen hemen şu mealde iki cümle var: "Anladım ki; vefa İstanbul'da sadece bir semt adı imiş" ya da "gördüm ki; vefa sadece boza markası imiş."

Azıcık canı yanan muhatap olduğu olumsuzluğu; aldatılmışlığını, sukût-u hayallerini bu sözlerle ifade etmeye çalışıyor. Hâlbuki "cefakâr" olunamayınca "vefakâr" olunamıyor. Ne cefasını çekmediğine vefalı olabilir insan ne de cefanı çekmeyenden vefa görebilirsin. Bu hakikate aykırı ahlâk sahibi olmak, egoist/bencil/enaniyetli olmak manasına gelir ki; nihayetinde ya bitmeyen azap yaşıyor/yaşatıyor insanoğlu ya da dinmeyen sızı sahibi oluyor/ediyor.

12 Ağustos 2020 Çarşamba

Çarşamba, Ağustos 12, 2020 - 0 Yorum

Keşke Makası...


Hayat, akıp giderken aldığımız nefeslerin zincirmîsal dizilişinden ibaret. Bir başka ifadeyle biz bir şey yapmıyoruz, yaşamıyoruz veya konuşmuyoruz. Sadece nefes alıp veriyoruz ve hayat nefes rayları üzerinde, denizde süzülen yunus gibi akıyor, geçiyor.

Bu seyrüseferde en dikkat çekici kısım, “keşke”, "keşkeler" ve "keşkelerimiz". Aslında nefes rayları üzerinde giderken, son nefese kadar tıkır tıkır giden hayat yolculuğunda dikkat edilecek yegâne unsur, arkamızda kalan kavşaklardan birinde imkazsızı talep etmek olan makas değiştirmek arzusu, yani “keşke”ler. Zira “nefes”i “nefis” hesabına alınca keşke makasında sadece lokomotifin değil, ardından gelen bütün vagonların güzergâhı değişiyor. Aynı makinist, aynı yolcular, aynı lokomotif, aynı vagonlar, aynı yük ve hatta aynı hız. Ancak, istikamet değiştiği için varacağımız mekanlar başka oluyor. Artık göreceğimiz ilk istasyonun adı da “keşkeli ilk pişmanlık.”

6 Ağustos 2020 Perşembe

Perşembe, Ağustos 06, 2020 - 0 Yorum

Meçhûl'e Nidâ... "Sevdâ Nimeti"


Hiç Yaşanmamış Maziden, Hiç Gelmeyecek Geleceğe...

Şimdi önümdeki hiç bir nimet, senin sunduğun aşk şerbeti kadar doyurmuyor. Gözlerinin gözlerime değdiği her an, bir bayram sabahı yüreğimde. Biliyorum, hissediyorum, şimdi aynı duaya amin diyoruz.

21 Haziran 2020 Pazar

Pazar, Haziran 21, 2020 - 0 Yorum

Kırmızı Sana Çok Yakışıyor!

Istırabını harice duyurmak istemeyenler, “kan kustum, kızılcık şerbeti içtim” derlermiş. Düşünüyorum da hangisi daha fena; derdini harice anlatamayacak kadar yalnız kalmak mı, sesini duyuramayacak kadar uzakta tutulmak mı, yoksa olur da eller fark ederlerse diye kızılcık şerbetine sığınmak mı? Aslında doğru olan, ıstırab zannedilen şeylerin Rabbin kişiye özel ikramı olduğunu bilip, namahreme göstermemek hissi olabilir.

17 Haziran 2020 Çarşamba

Çarşamba, Haziran 17, 2020 - 0 Yorum

Acep N'ola ki Temâşâ?

Dün, ikindi vakti gözlerimi bulutlara diktim. Sevdiğim zamanlardır gökyüzünü temaşa etmek; yukarıya, maviliklere doğru dalış yapmak.

Kendimi bildim bileli yaparken en masrafsız, en zevkli ve en şükürlü iştir. Ya da “idi” demeliyim, zira şehirlerde ne gökyüzü kaldı ne bulutlar ne de temaşa edecek huzur-u kalb. Hani derler ya “yer demir, gök bakır” işte öyle.

10 Haziran 2020 Çarşamba

Çarşamba, Haziran 10, 2020 - 0 Yorum

Eyvah Ayasofyam, Eyvah!


Bu klibin hazırlanmasında böyle bir maksat var mıydı bilmiyorum. Ama şarkının sözleri; Fatih'in emaneti İstanbul ve özellikle de Ayasofya Câmii (*) görüntüleri eşliğinde yüreğimi kanattı; yaramı deşti; hasretimi ve özlemimi artırdı.

Ne güzel bir iş yapmışsınız Bülent SERTTAŞ Bey, hasretimi ve çaresizliğimi ne güzel dile getirmişsiniz; özellikle de Ayasofya Câmii'nin ibadete açılmasının tartışıldığı şu günlerde.

Tebrik ederim.

31 Mayıs 2020 Pazar

Pazar, Mayıs 31, 2020 - 0 Yorum

Feth-i Mübin!

"567 yıldır güncel" bir mesele. İzah edeyim:

1453 yılında 53 gün boyunca; uzun yıllardır (1299-1453) süren futbol müsabakalarının netice vermemesi sonucu Doğu Romalılarla (Bizans Soyuyla), Türk-Osmanlı Müslümanlar arasında penaltı atışları yapıldı.

Sultan Mehmet Han Roma/Bizans Kalesine öyle şutlar çekti ki; son vuruşlarda toplar kalenin filelerini deldi, geçti. 

Bu bir “Zafer”dir, kazananı “Fatih”, yaptığı işi de “Fetih” yapar.

20 Mayıs 2020 Çarşamba

Çarşamba, Mayıs 20, 2020 - 0 Yorum

Leyle-i Kadr-i İntibahî


Cibril Hadisi'nde Hz. Cebrail, Hz. Peygamber'e "ihsan nedir" diye sorunca, O da "Allah'ı görüyormuş gibi -konuşmak, yaşamak, davranmak, ibadet etmektir-" buyuruyor.

Dikkat: Allah beni görüyormuş gibi demiyor (ki zaten görüyor), benim, Allah'ı (cc) görüyormuşsun gibi davranmamdan bahsediyor. Evde otururken, araba sürerken, sokakta yürürken, çay içerken, yatarken vs. Allah'ı görüyormuş gibi yani bir anlamda yanımdaymış gibi davranabiliyor muyum? Çoğu zaman yapamıyorum.

17 Mayıs 2020 Pazar

Pazar, Mayıs 17, 2020 - 0 Yorum

Kim Bilir?


Mersâ-yı fenâda intizâr eylerken,
Gâhî geç eser o bâd gâhi erken.
İklîm-i ilâhîye rücû etmek için
Ervâh açılır engine yelken yelken.

4 Mayıs 2020 Pazartesi

Pazartesi, Mayıs 04, 2020 - 0 Yorum

Neden?


İnsan, bir ömrün hakkını vermek varken niye gidip zulme yar olur, neden zalimlerden olur ki?

30 Nisan 2020 Perşembe

Perşembe, Nisan 30, 2020 - 0 Yorum

En Büyük Gaflet; Enaniyette Israr!


Nedir bu geçmeyen? Niye hâlâ sıkıntı hissediyorum? Kaç defa sorduğumu ve kaç milyonuncu kez cevapları verdiğimi bilmiyorum. Her defasında beynim, şuurum, hislerim hatta bedenim bile ikna oluyorken mürekkepsiz kalemle yazılmış kitap gibi hissetmemin sebebi nedir? Sorular, bilinmeyene atılmış ilmek gibi sorular. Artık hiçbir gam nefsime yük gelmiyor, öyleyse bu ağırlık neden?

İmtihan oluyorsun; Rabbin seni bu soruya muhatap kıldı, beğenmedin mi?
- Elhamdülillah.

Yarım asırda “ne/kim” oldun ki, ruhunda boşluk olmasın derdindesin? Hatalarını saymayı hâlâ öğrenemedin mi?
- Eyvallah.

13 Nisan 2020 Pazartesi

Pazartesi, Nisan 13, 2020 - 0 Yorum

Antisemitizm mi İslamofobi mi?


Semitizm kavramı, "Sami kavminden olanlar"ı kapsar. Anti-semitizm ise genel anlamda Sami kavminden olanlara karşıtlığı, düşmanlığı ifade eder.

Kavram bu anlama gelmektedir. Ancak ne zaman kim yaptı bilmiyorum, tipik bir Siyonist yönlendirmeyle; genel kabule dönüştürülen bir global algı yöntemi/yönetimi yürütülerek, kavram önce Yahudilerle ilgili hale getirilmiş ve Yahudilikle ilintili/özdeş/anlamdaş/eşanlamlı yapılmıştır. Ardından da kavrama, Yahudi düşmanlığı manası kazandırılmıştır.

Pazartesi, Nisan 13, 2020 - 0 Yorum

Cibril Hadis'i | İman, İhsan, İslam, Kıyamet Alametleri


Cebrail (as), Hz. Peygamber (sav)'in de aralarında bulunduğu bir sahabe topluluğuna insan suretinde gelmiş, iman, İslâm, ihsan ve kıyamet alâmetleri gibi bazı soruları Allah Rasûlüne sorarak cevaplarını almıştır. Bu olayın anlatıldığı Hadis-i Şeri’e "Cibril Hadîsi" adı verilmiştir.

Hz. Ömer’in oğlu Hz. Abdullah’ın (r.anhüm) naklettiği Hadis-i Şerif şöyledir:

Pazartesi, Nisan 13, 2020 - 0 Yorum

İnkıraz ve İstiğfar!



Basit iki günlük sokağa çıkma yasağı sebebiyle, ders ve ibret niteliğindeki bu örnek olayda toplumsal kara deliği, manevi kayıplarımızı, inkırazımızın emarelerini gördüm de perişan oldum. Boşalan zemberek gibi insan(cık)lar sokağa döküldü.

7 Nisan 2020 Salı

Salı, Nisan 07, 2020 - 0 Yorum

Yok+[tun/muşsun/sun]


Epeyce “uzun bir süre”dir; eskiler buna “kahir ekseriyetle” derlerdi, biz “çoğunlukla” der olduk, sıkça konuştuğum kendimle sohbet ederim. Bazan dışarı çıkıp gezdiğimiz olur, zaman zaman karşı karşıya oturup, hiç konuşmadan bakıştığımız da vakidir. Kahir ekseriyetle o daha aktifdir; akıl verir, yargılar, dengeler, bazan kızar; asar-keser, teselli ettiği, tavsiyelerde bulunduğu zamanlar da olmuştur. Zannımca, böyle zamanlarda kendim, bana karşı vicdanımla işbirliği yapıyor diye düşünürüm.

6 Nisan 2020 Pazartesi

Pazartesi, Nisan 06, 2020 - 0 Yorum

Ne, Ne Değildir!


Simdi, güneş, bir kere de beni etrafında döndürse ne olur? Sahipsiz kalmış yaprağın, savrulurken ritmine tutulduğu rüzgara bağlandığı gibi tutunayım O'na.

3 Nisan 2020 Cuma

2 Nisan 2020 Perşembe

Perşembe, Nisan 02, 2020 - 0 Yorum

(D)aralıyorum...


Bir sıcaklık doldurdu hücrelerimi, bugün.  Sevdanın dondurucu ateşi mi, ihanetin kavuran sakinliği mi bilemedim; yakıp kavururken bu his hücrelerimi, damarımda kanımın buz kestiğini hissediyorum sanki.  Denizde boğulan balığın,  oltanın ucun-daki çırpınışlarında sarf ettiği nefes almak mücadelesi midir, yoksa okyanusların dibinde artık rahatlayan ciğerin suyun içinde gark olduğu dinginlik midir?

Perşembe, Nisan 02, 2020 - 0 Yorum

Yok mudur?


Niye her şeyi oluruna bırakmıyorsun ki? Seni aşar bu "sevda/kara" işleri.
Her hikayede sözün bittiği bir yer vardır: Bu yer; işte o yer.

----

26 Mart 2020 Perşembe

Perşembe, Mart 26, 2020 - 0 Yorum

Aslında "Ne" Oluyor?


Hem öyle bir fitne (imtihan, belâ, musibet)'ten sakının ki, (geldiği zaman) içinizden sâdece zulmedenlere dokunmaz (umûmî olur). Ve bilin ki şüphesiz Allah, azâbı pek şiddetli olandır. (1)

23 Mart 2020 Pazartesi

17 Mart 2020 Salı

10 Mart 2020 Salı

8 Mart 2020 Pazar

29 Şubat 2020 Cumartesi

26 Şubat 2020 Çarşamba

4 Şubat 2020 Salı

2 Şubat 2020 Pazar

18 Ocak 2020 Cumartesi